Sanayi Devrimi

Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllardaki yeni buluşların etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin üretimde kullanılması sonucu Avrupa’daki sermaye birikimimi artmış ve bu sürece de Sanayi Devrimi denmiştir. İlk olarak Birleşik Krallıkta ortaya çıkan sanayi devrimi, sonra Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’ya sıçramış ve doğal olarak en nihayetinde tüm Dünya’ya yayılmıştır.

16. yy itibari ile ülke nüfuslarında korkunç bir patlama yaşanmıştır. Tarımdaki gelişmeler, köyden kente göçü hızlandırmış ve böylelikle sanayide istihdam edilecek bir işgücü doğmuştur. Artık sanayi devrimine girildiğinden, insanların yaşam kaliteleri de hızla artmış, devrimden önceki zamanlarda lüks sayılan çay, kahve ve şeker artık orta sınıfın da evlerindeki günlük tüketim ürünlerinin arasında yer almıştır. Artık orta sınıf da satın almaya başladığı için bu ürünlerin tüketim talebi de hızla artmıştır doğal olarak. Tarımdaki gelişmeler bu sektördeki nüfus ihtiyacını azaltarak bu nüfusun kentlere göç etmesine neden oldu. Böylece kent sanayisine hazır işgücü oluştu.

16. ve 17. yy’da yapılmış olan geniş çapta yağmacılık, bir nevi Avrupa’yı finanse eden ana şeylerden biri olmuştur. Yağmacılık o dönemde Avrupa’nın gelişimini desteklemiştir. İspanyolların Orta Amerika kolonilerinin altınlarını yağmalamaları, İngiliz Korsanlarının İspanyol gemilerini yağmalamaları Avrupa’ya korkunç büyük miktarda altın kazandırmıştır. Bu durum zenginleşmede sanayi devrimini tetikleyen olayların başlıcalarından kabul edilmekte… 1753 tarihinde ise Hindistan’da Fransızları yenerek Babür İmparatorluğu’nun hazinesine el koyan İngilizler, bu hazineyi kendi ülkelerine taşımaları sonucu büyük bir ekonomik güce sahip olmuşlardır. Bu dönemde göze çarpan bir durum da bu hazinenin teknik buluşlara etkisinin bir açıklaması niteliğidir. Bu ekonomik güç elde edilen dönemde, dokuma makinaları ile ilgili tüm teknik buluşlar bulunmuştur. Bu bir tesadüf değil, aksine hazine sayesinde gelişen bir durumdur. Sömürge devletleri sömürgelerinden getirdikleri hammaddeleri ülkelerinde işleyerek yeniden büyük bir pazar olarak görülen sömürgelerine götürerek geri satmışlardır. Taşıma ve Teknoloji’de meydana gelen gelişmelerle orta sınıf zenginleşmiş ve bir kapital birikim oluşmuştur. Bu zenginleşme beraberinde insanları yeni yatırım alanları aramaya yönlendirmiştir. Sanayi Devrimi’nin yükselişinde düşünce ve bilimsel tekniklerin etkisi de yok sayılamaz.

Bilimsel Yöntem ve Düşünme Teknikleri

Bilimsel yöntem ve rasyonel düşünme tekniklerin icatların önünü açmış olması gerçeğinin yanı sıra Rönesansın aydın düşünceleri, Fransız devrimi ile gelen siyasi iktidarların sanayileşmeye olan ilgi ve destekleri Sanayi Devrimi’ni gözle görülür bir şekilde hızlandırmıştır. Özellikle İngiltere’nin anayasal haklara olan ilgisi ve ülkede kurulan anayasal monarşi devleti nedeniyle, 18. yüzyılda diğer devletle göre ekonomik ve mali olanaklar açısından çok ileri seviyede olan devlet işgücü makineleşmeyi zorunlu kılmıştır.

Parlamento, kapitalizm ilkeleri doğrultusunda iç piyasadaki bütün engelleri kaldırmış ve rekabetçi serbest piyasa ekonomisi oluşturmayı amaçlamıştır…

İngiltere, sanayileşme için gerekli olan temel hammadde olan kömür ve demir açısından zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir. Özellikle İngiltere’nin büyük bir sömürge imparatorluğu olması hem işlenecek hammadde bulma konusunda sorun yaşamasını hem de işlenmiş ürünlerin sunulacağı pazar bulma sorunu olmamasını sağlamıştır. İngiliz donaması ve büyük filolar sömürgelerden hammadde ve işlenmiş ürün taşımayı kolaylaştırmıştır.

İngiltere, Avrupa’da başlayan Rönesans akımının izinden yürüyerek sanayileşme adına dokuma sanayinde başı çekmeye başlamıştır. Ayrıca Avrupa’da yapılan mezhep savaşlarından ve iç karışıklıklardan uzak duran İngiltere daha çabuk gelişimini tamamlamıştır.

Sanayi devrimi ve Fabrikalaşma

Sanayi devrimi ile birlikte üretilen büyük makinalar artık evlere sığmıyordu. Bu sebeple daha büyük alana ihtiyaç git gide artmaktaydı. Bunun üzerine bu makineler toplu bir binaya taşıma kararı alındı. Artık işçiler bu binaya gelecek, işleri oradan yöneteceklerdi. Bu da bugünkü Fabrikalaşma olgusunun başlangıcını oluşturan olaydır… Fakat bu durumun avantajı kadar dezavantajları da beraberinde geldi. İşçi sınıfının hiçbir haklarının olmaması nedeniyle, erkeklerin yanı sıra çocuk ve kadınların yirmi saate varan çalışma saatleri altında ezilmesi sosyal olarak bir çok olumsuzluğu beraberinde getirdi… Makinelerin işleyiş ve mekanik özellikleri nedeniyle tek düze ve basit olması kalifiye eleman olgusunu yok etmiş ve işçi sınıfı tek tip ücretle çalışmaya devam etmeye başlamıştır.

Neler oldu?

1763 yılında James Waat tarafından bulunan Buharlı Makine, Sanayi Devrimi’nin dönüm noktası haline gelmiş ve makineleşme hızla yayılmaya başlamıştır. Buharlı sistem 1807 yılında Robert Fulton tarafından gemilere uyarlanmış ve okyanus ötesi gemi seferleri başlamıştır.

1844 yılında Samuel Morse, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk ticari telgraf servisini hizmete sokmuştur. 1876 yılında Alexander Graham Bell telefonu icat etmiştir. Tarım sektöründe meydana gelen gelişmelerde ise Almanya başı çekmiştir. Şeker pancarından şeker üreterek, suni gübreyi imal etmeyi başarmıştır. 1834 yılında ise Amerikalı mühendis biçerdöveri imal etmiş ve daha sonraları konserve imalatı da giderek artmıştır.

Avrupa, sanayileşme evresini tamamlamasına rağmen günümüzde hala gelişmekte olan bazı ülkeler sanayileşme evrelerini tamamlamaya devam etmektedirler. Sanayi devrimiyle birlikte burjuva sınıfı ekonomik olarak büyük bir ilerleme kat etmiş ve makineleşme ile birlikte bir işçi sınıfı doğmuştur. Fabrika sahipleri dahil birçok alanda aktif olarak uğraş veren burjuva sınıfının yanı sıra orta sınıf insanlar birçok siyasi ve sosyal haklardan mahrum olarak yaşamak durumunda kalmışlardır. Sanayi devrimi öncesinde bir işçi sınıfı mevcuttu fakat bu sınıf birtakım haklardan habersizdi. Fakat Sanayileşme Devrimiyle birlikte bilinçlenen işçi sınıfı bazı haklar elde etmeye başlamışlardır. Bu da beraberinde insan haklarının doğuşunu getirdi haliyle.

Siyasi Gelişme ve İnsan Hakları

Toplumun neredeyse yarısından fazlasını işçilerin oluşturmasına rağmen işçiler hala bazı temel haklardan, ekonomik ve siyasal haklardan mahrumdu… Ücretleri düşük, çalışma koşulları sağlıksızdı. Uzun ve yorucu çalışma saatlerinin yanı sıra çalışmak durumunda oldukları fabrikalar bir hayli havasızdı. Siyasal açıdan oy kullanamayan işçi sınıfının ayrıca Sendikalaşma ve Grev Hakları da bulunmamaktaydı. Ancak giderek bilinçlenen toplum ile birlikte işçi sınıfı da uyanarak temel hak ve özgürlüklerini istemeye başladı. İşçi sınıfı sosyalizmin etkisinde kaldı aslında… Karl Marx ve Friedrich Engels’in ortaya koyduğu Bilimsel Sosyalizm toplumdaki ayrı sınıflar olan Protestanlar ve Ploreterya arasındaki çizgileri daha da keskinleştirerek çatışmaları arttırmıştır. Bu olay sosyalizm düşünce yapısı olarak komünizme geçiş olarak kabul edilmektedir.

Sanayi Devrimi, beraberinde nüfus artışını getirmiş ve tarım sektöründeki makineleşmeyle birlikte aynı toprak parçası daha fazla insanı besleyebilir hale gelmiştir. Sanayi Devrimi’yle birlikte ülkelerdeki kent nüfusu giderek artmış ve bu durum beraberinde çarpık yapılaşma, çöp sorunu ve sağlıksız gecekondu bölgelerini meydana getirmiştir.

Paylaş: