UNESCO Dünya Mirası Listesinde Almanya

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı’nın (UNESCO) Dünya Mirası listesinde binden fazla doğal ve kültürel varlık yer almakta. Bu listeye girmek kültürel ve doğal varlıklara verilen en üst dereceli ünvan. Bu ünvana layık görülen bölgeler kamu teşvik imkanlarından daha fazla yararlanma imkanına sahip olmakla beraber turistlerin de bir o kadar ilgisini çekmekte. Kiliseler, ulusal parklar, tarihi mezarlar, kentlerin tarihi kısımları, arkeolojik alanlar ve hatta şarap bağları bile bu listede yer almakta… Şaşırmazsınız ki Almanya’da bu miras listesinde bulunan bir çok bölge bulunmakta. Karar 21 kişilik UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından verilmekte. Bu komite 21 farklı ülkenin yetkililerinden oluşmakta. Dünya üzerindeki tüm kıta ve kültürel bölgelerin temsili ise ana amaçları. Dört sene görevde kalan komite üyelerinin her biri, 163 BM üyesi ülke arasından dönüşümlü olarak seçilmekte.

Seçilme kriterleri ise şu şekilde, evrensel açıdan büyük önem ve anlamı olan kültürel ve doğal bir varlık olmalı. Bu kültürel veya doğal varlığın tarihi gerçekliği bozulmamış olmalı. Tabi bir de 10 maddelik bir kriter kataloğu mevcut. En az birine uyması şart koşuluyor bu varlığın. Örnek olarak, yaratıcı insan doğası ürünü, kültürel bir gelenek, yaşayan veya kayıp bir uygarlığın tek veya en azından istisnai tanıklığını yapmış olması gibi şartlar var… Doğal varlıklar için esas kriter ise doğanın bir harikasına, veya eşsiz bir güzellik ve estetiğe sahip olmaları. Gelelim Almanya’daki UNESCO kriterli yerlere…

Almanya’da 41 tane UNESCO Dünya Mirası bölgesi bulunmakta. 2000 seneyi aşkın tarih içeren bu ülkede şatolardan tutun, tarihi şehirlere, kathedrallere kadar bir sürü dünya mirası bulunmakta.

 

Trier

Almanya’daki en eski şehir olan Trier, Roma İmparatorluğu’ndan kalma en eski ve en iyi eserlerin bulunduğu şehirdir. Roma İmparatoru Augustus tarafından kurulan bu şehir, M.Ö 15 yılında kurulmuş. Moselle’in kıyısında, Roma döneminin en ilgi çeken kentlerinden biridir. Trier’in tarihi bölgeleri ise 1986 senesinde UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş. Roma zamanında yapılan surun ana giriş kapısı Porta Nigra, Alp’lerin kuzeyinde bulunan en büyük Roma yapısı olarak geçer.

Ayrıca, Trier, 2. Dünya savaşında müttefik devletlere ait savaş uçakları tarafından bombalanan ender Alman şehirlerinden birisi… Trier’de bulunan devlet üniversitesi; oldukça gelişmiş bir eğitim standartına sahiptir. Şehirde kütüphaneler, müzeler, eski yerleşim yerleri, Roma devrinden kalma hamam harabeleri, eski kiliseler, saray, opera binası, tren garı, Karl Marx’ın evi, nehir boyunca oluşturulmuş oturma terasları ve kafeler gezilip görülebilecek yerler arasındadır. JTI firmasının Avrupa’da bulunan sigara fabrikalarından bir tanesi de bu şehirde bulunmaktadır.

 

Mittelrheintal

Rhine nehrinin yanında, fotoğraf çekilesi bir yol var. Orada da Mittelrheintal. Koblenz’den, Bingen’e uzanan bu yol, bir çok kişi tarafından geçildi. Roma’lı askerlerden, günümüzün modern tur otobüslerine uzanan geniş bir yolcu kitlesi var bu yolun.

Bu doğa harikası yer, bir sürü Ortaçağ şatosundan, büyüleyici eski kasabalara kadar bir çok yeri barındırmakta. Eğer burayı Rhine nehri üzerinden görmek isterseniz, birsürü cruise gemisi var. Bacharach, Braubach ve Koblenz’den kalkan bu gemiler, size unutulmaz bir deneyim yaşatabilir.

Deutsches Eck- burası Koblenzde. Moselle nehri ile Rhine’ın kesiştiği yerde, Alman Köşesi denen bir yer var orada Kayser İmparatoru Wilhelm’in kocaman heykelini görmek mümkün… Aynı bölgede Rhine ailesine ait bir şato bulunmakta. Romantik bir yaz evi olan bu şato, mükemmel bir nehir manzarasına sahip. Bacharach ise Almanyadaki en eski orta çağ kasabalarından birisi. 600 yıllık eski şehir duvarı hizasında yürüyüp, Altes Hause’ta bir yemek yiyebilirsiniz. Burasının eşsiz olmasının bir başka sebebi de 1245’te kurulan Burg Rheinfels şatosu, bir sürü kale ve labirent bulunan bu eşsiz şato. Burayı gerçekten korunması gereken bir miras yapar derecede!

 

Köln Katedrali

Köln Katedrali, Almanya’nın Köln kentinde bulunan tarihi bir katedral. Hristiyanlığın Katolik mezhebi için açılmış olan bu ibadethanenin inşaatına 1248 senesinde başlanmış. Tam 632 yıl süren yapım sürecinin ardından, 1880 yılında hizmete açılmış. Gotik tarzdaki bu katedral tam 7000 metrekare bir alana sahip. Katedralin altına yapılan kazılar sonucunda 1. yüzyıldan, 4. yüzyıla kadar uzanan Roma İmparatorluğu döneminden kalma evler bulunmuş. Tüm bu buluntuların dışında kilisenin batı yönünde 6. yüzyıldan kalma bir vaftizhane bulunmuş. Eski dönemlerde Hristiyanlığa yeni girenlerin vaftiz edilmeden kiliseye alınmadıkları bilindiği için, bu vaftizhanenin neden kilise dışında ve yakınında ancak ayrı bir yapı olarak konumlandırıldığı anlaşılıyor.

Papa XVI. Benedictus, 2005 yılında düzenlenen Dünya Katolik Gençleri Günü dolayısıyla Köln’e gelmiştir. Ve milyonlarca insana Köln´ün Hıristiyan Alemi için hala kutsal bir şehir  olduğunu, bunda da yüzyıllardan bu yana kemikleri bu katedralde olan Üç Kutsal Kral´ın etkisinin olduğunu anlatmıştır. Bu mükemmel Gotik yapı gerçekten dünya mirası sayılacak nitelikte.

 

Bamberg

Bamberg Freistaat Bayern’de Yukarı Franken’de yer alan küçük bir Alman şehri… Küçük dediğime bakmayın, kendisi 200.000 nüfuslu bir metropol bölgesinin ve Yukarı Franken’in en önemli merkezi. Bamberg, ABD Ordusu’nun bakmakla yükümlü olduğu 4.100’den fazla olmak üzere yaklaşık 7.000 yabancı uyruklu insana ev sahipliği yapmakta. 1973 senesinde kuruluşunun 1000. Yılını kutlayan Bamberg 1993’te UNESCO tarafında koruma altına alındı. Almanya’ya has bir şehir olduğunu gösteren bir özelliği de var Bamberg’in, Bamberg dumanlı birası ile ünlü bir şehir. Ve kişi başına yılda 300 litre bira tüketimi ile dünyanın en fazla bira içilen şehirlerinden birisi. Bamberg 2. Dünya Savaşı bitiminden sonra ABD işgal bölgesine ait oldu. Almanya’da 2. Dünya Savaşı sırasında bombalanmayan ve en az hasar gören bölgelerden kendisi.

 

Würzburg

Almanya’da Bavyera eyaletinin kuzeyinde yer alan Würzburg, Unterfranken ilinin başkentidir.  Würzburg İlçesi (Landkreis)’e bağlı olmamakla beraber bu ilçe arazileri ile çevrelenmiştir. Würzburg, 124.698 kişilik nüfusu ile Bavyera eyaletinin beşinci büyük şehridir. Burasının tarihi 1400 yıl öncesine dayanmaktadır. M.S. 650 yılında, Würzburg Düklük olmuştur.  689 yılında şehre gelen Irlandalı misyonerler Kilian, Kolonat ve Tothan bölgeye hristiyanlığı yaymışlardır. Daha sonra Würzburg 742 yıllarında piskoposluk olmuştur. 762 yılında Würzburg ilk kez şehir ünvanını almıştır.

1719-1780 seneleri arasında Rezidenz Würzburg inşa edildi. Rezidenz Würzburg Güney Almanya’nın en önemli Barok tarzında inşa edilmiş eseridir. Paris’teki Versailles Sarayı ile aynı yapı özelliklerine sahiptir. Bavyere Krallığı burada yaşamış hatta 1821 senesinde Prens Luitpold burada doğmuştur. 1845 senesinde ilk demiryolu ulaşımı Würzburg ile Schweinfurt şehirleri arasında inşa edilen demiryolu sayesinde sağlanmıştır.

1895 yılında, Wilhelm Conrad Röntgen tarafından ilk Röntgen ışınları (x-ışını elektromanyetik dalgaları) Würzburg’da keşfedilmiştir. Keşfin yapıldığı yer olan Röntgenring caddesinde, şu an müze olarak yer almaktadır.

Würzburg aynı zamanda bir çok Yahudi toplumsal örgütlere ev sahipliği yapmıştır. Kasım 1941 tılında Würzburg’ta ilk yahudiler Doğu Avrupa’daki Nazi toplama kamplarına gönderilmiştir. 16 Mart 1945 senesinde ise 2. Dünya savaşı sırasında 225 ingiliz  Lancaster bombardıman uçakları tarafından Würzburg, 17 dakika boyunca bombalanmıştır. Kent 90 % hasar görmüştür. Kentin kiliseleri, katedralleri, anıtlarının tüm, ağır hasar almış ya da yıkılmıştır. 5000’in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. (Zaten 1934 senesinde 10.000 civarlarındaymış nüfus).

Günümüzde ise Würzburg Bavyera Eyaleti, Unterfranken ilinin başkentidir. 1970 lere kadar şehrin yeniden imarı sürmüştür. 1981 senesinde ise, Rezidans Würzburg, Saray bahçeleri ve saray meydanı UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası ilan edilmiştir. 1991 senesinde ise, Almanya’daki ilk tren hattı Würzburg – Hannover hizmete girmiştir.

Paylaş: